Denge Arayışı, Sıkı Para Politikası ve Sessiz Direniş-Saliha Gök



9 Kasım 2025, Pazar

2025’in son çeyreğine girerken Türkiye ekonomisi, hızlı büyüme dönemini geride bırakıyor. Artık mesele, büyümek değil; dengeyi koruyarak ilerlemek. Bu geçiş, kısa vadede bazı göstergelerde yavaşlama yaratsa da uzun vadede daha sağlam bir ekonomik yapı hedefini destekliyor.

 Makro Göstergeler Ne Diyor?

Büyüme: Üçüncü çeyrekte ekonomi %3,4 büyüdü. Ancak bu büyüme iç talep kaynaklı değil; yatırım ve ihracatın katkısı belirginleşti.
Enflasyon: Ekim ayında TÜFE %2,55 ile beklentilerin altında kaldı. Ancak TCMB, yıl sonu enflasyon tahminini yukarı yönlü revize etti.
Faiz Politikası: Merkez Bankası politika faizini %45 seviyesinde tutarak sıkı para politikasını sürdürüyor. Bu, tüketimi baskılarken yatırımları ön plana çıkarıyor.
Kur ve CDS: USD/TL 42,09; Türkiye 5 yıllık CDS primi 246 seviyesinde sabit kaldı. Bu, dış yatırımcılar açısından görece istikrarlı bir risk algısı anlamına geliyor.

 Siyasi ve Kurumsal Gündem

Kasım ayında TBMM’de 2026 yılı bütçe görüşmeleri başladı. Bu süreç, kamu harcamalarının yönünü ve ekonomik öncelikleri belirleyecek. Merkez Bankası’nın yayımlayacağı yeni raporlar da piyasanın yönünü etkileyecek.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın açıklamasına göre Türkiye, 20 çeyrektir kesintisiz büyüme gösteriyor. Ancak bu büyümenin niteliği, verimlilik ve ihracat artışına dayanıyor. Jeopolitik riskler (Rusya-Ukrayna, Orta Doğu) ve Avrupa’daki durgunluk, dış ticaret üzerinde baskı yaratıyor.

 Ekonominin Sessiz Direnişi

Bugün Türkiye ekonomisi, bir sessiz direniş içinde. Tüketim eğilimi zayıflıyor, ama yatırım iştahı artıyor. Hızlı büyüme yerine kontrollü bir yavaşlama tercih ediliyor. Bu, bir tercih değil; bir zorunluluk. Ama aynı zamanda bir fırsat: Yapısal dönüşüm için zaman kazanmak.

Kasım 2025 itibarıyla Türkiye ekonomisi, yüksek faiz ve düşük iç talep arasında bir denge kurmaya çalışıyor. Bu denge, kırılgan ama umut verici.

Yorum Gönder

0 Yorumlar