Bu hafta ister misiniz birlikte Beçin’e detaylı bir gezi yapalım?
Eğer antik ören yerlerini siz de benim gibi seviyor, merak ve hayranlıkla geziyorsanız Milas’ın yaklaşık 5 kilometre kadar yakınındaki Beçin (Peçin) Kalesi sizi de benim kadar etkisi altına alacaktır. Aslında Beçin Kalesi’nde antik ören yerlerinin çekici mermer yapılarını, heykellerini, mozaiklerini bulamıyorsunuz. Hatta büyük çoğunluğu kırma taşlarla inşa edilen yapılar gözünüze yeterince albenili gözükmüyor. Ancak bu mütevazı görüntünün ardında aynı tepedeki konumu gibi heybetli duran, küçük de olsa bir beyliğe başkentlik etmiş olmanın gururunu taşıyan bir kentle tanışıyorsunuz.
ARKAİK DÖNEME UZANIYOR
Beçin Kalesi aslında bir kale değil, kale-kent. En eski kalıntıları Arkaik döneme kadar uzanıyor. İlk parlak dönemini o zaman yaşamış. Uzun bir aradan sonra da bir Türk beyliği olan Menteşeoğulları ile ikinci parlak dönemini yaşamış. 13’üncü Yüzyıl’da bölgeyi egemenliği altına alan Menteşeoğulları önce Milas’ı merkez olarak seçmiş, sonra savunmasının kolay olması nedeniyle yönetim merkezini Beçin’e taşımış. Beçin, Tacettin Ahmet Gazi’nin yönetimi boyunca beyliğin başkentliğini yapmış. 1391’de Osmanlı topraklarına katıldığında merkez bu sefer Balat’a (Milet) taşınmış. Beçin, 1402’de Timur’un hakimiyetine geçmiş. Timur da burayı tekrar Menteşeoğulları’na vermiş. 1425’te II. Murat zamanında bölge bu sefer de Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine girmiş. Bu dönemde çok fazla gelişim gösteremediğinden nüfusu giderek azalmış. 17’nci Yüzyıl başındaki Celali isyanları esnasında kent halkı tamamen İç Kale’ye çekilmiş. 1950’li yıllardan sonra kale içinde oturan son aileler de Beçin’i terk etmiş.
12 AY BOYUNCA KAZI
Beçin’deki arkeolojik kazılar 12 ay boyunca kesintisiz devam ediyor. Bu özelliğiyle de Beçin pek çok arkeolojik alandan farklılık gösteriyor. Ancak ne yazık ki Beçin, hak ettiği değeri henüz bulamamış olan bir antik alan. Oysa öyle muhteşem bir konumu, öyle muhteşem bir manzarası, öyle muhteşem yapıları var ki, gözlerinize inanamazsınız. Beçin Kalesi, Milas Ovası’nın kenarında, 200 metre yükseklikte, düz bir platonun üzerine yer alıyor. Beçin’de günümüze ulaşan yapı kalıntıları Milas Ovası’na bakan İç Kale’de, surlarla çevrili Dış Kale’de, surların dışında güneydeki Kepez ve Siğmen mevkilerinde yoğunlaşıyor. İç Kale kayalık bir tepe üzerinde yükseliyor. Oldukça sağlam olan surlarından nefis bir manzara izliyorsunuz. İç Kale’de terk edilmiş evler, Helenistik dönemden kalma mezar anıtı, Türk dönemi eseri hamam ve sarnıç bulunuyor. Dış Kale’de Ahmed Gazi Medresesi, Orhan Cami, türbeler, Hanikâh, Kızılhan ile Kubbeli Çeşme’nin çevrelediği kent meydanı var.
60 BİN OSMANLI AKÇESİ BULUNDU
Son yıllardaki kazılarda ortaya çıkarılan sokak dokusuyla bu Ortaçağ Türk kenti hakkında değerli bilgiler ediniyoruz. Şehir surlarının dışındaki Yelli (Kepez) ile birlikte Karapaşa Medresesi, Orman Tekkesi ve diğer zaviyeler sayesinde Beçin’in Menteşe Beyliği’nin ilim merkezi haline getirilmeye çalışıldığını görüyoruz. Beçin’deki kazı çalışmaları sırasında Mültezim Evi ve Sofuhane’de 60 bin Osmanlı akçesi ve 850’ye yakın Avrupa kökenli paradan oluşan define bulundu. Bu da tarihimizi ve zenginliklerimizi tanımamız açısından oldukça önemli oldu. Beçin’de kazılar sürdükçe eminim daha da fazla eser açığa çıkarılacak. Şimdiki haliyle bile antik alanı rahatlıkla gezebiliyor, düzenli levhaları ve bunlarda yazan açıklamalar sayesinde fikir sahibi olabiliyorsunuz. Sürekli devam eden kazı çalışmaları ışığında Beçin’in adı da eminim daha fazla duyulacaktır.
0 Yorumlar