Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı nasıl bilirsiniz?
Hemen herkesin üzerinde uzlaştığı şey; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir iç siyaset bilgesi olduğudur belki de.
Ama, son operasyon ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aynı zamanda tam bir dış siyaset dehası olduğu ortaya çıktı.
Nasıl mı? Bakınız; İran'dan Rusya'ya, Amerika'dan İsrail'e, AB'den Afrika'ya kadar bütün diplomasiyi nasıl elinde tuttuğu, ilişkileri nasıl yönettiği ve yönlendirdiğini son birkaç aydır daha net gördü dünya.
Dünyanın 5'ten büyük olduğunu defalarca gösterdi.
En doğru konuda dünyanın en uzak ülkesine bile BM'de Kudüs ile ilgili ABD'ye karşı kendi lehine oy almayı başaran da aynı lider, koptu denilen AB ve Almanya ile ilişkileri ilmek ilmek dokuyarak kırılma noktasından hızla uzaklaştıran da aynı lider. Soğuk ülkenin lideri Putin ile neredeyse ayda bir telefonla görüşen, kah Rusya'da kah İstanbul'da liderler zirvesi yaparak defalarca yüzyüze görüşüp ilişkileri doğrudan yönlendiren de aynı lider.
Bu örnekleri öyle çok çoğaltabiliriz ki yerimiz yetmez. Hadi şimdi de biraz sivri bir yorum daha yapıp bu bölümü sonlandıralım.
Yukarıdaki örneklerden yola çıkarak Afrin Harekatı'nın askeri bir operasyon olduğu kadar daha da önemlisi bir dış politika operasyonu olduğunu söylesek bize katılmaz mısınız?
Asker mektubu görüldü..
Afrin'de destan yazan Mehmetçiklerimiz'e Türkiye'nin dört bir yanından destek mektupları geliyor.
DÜNYA TÜRKİYE'YE MAHÇUP
Türkiye'nin Afrin Operasyonu'nun neden başarılı olduğunu size 3 sebeple anlatacağım.
İlki; Zeytin Dalı Harekatı'nda dünyanın hiçbir ülkesi Türkiye'yi haksız bulmuyor, tam tersine kendini savunuyor diyor.
En uzun sınırı olduğu ülke ile arasında 30 bin terörist ile bir terör koridoru kuracağını söyleyen küstah ABD'ye karşı hakkını savunuyor, ulusal güvenliğini sağlıyor çünkü.
İkincisi; yine dünyanın bütün ülkeleri bu harekatı gayrimeşru saymıyor (ki; biz de en başından bu yana bunu savunduk). Uluslararası anlaşmalardan doğan kendimizi savunma hakkımızı kullanıyoruz çünkü.
Sonuncu ve belki de en önemlisi; dünya, Türkiye'ye mahçup! Evet; yanlış okumadınız, özellikle kullandım mahçup kelimesini çünkü en iyi anlatan söz bu ve belki de Türkiye bu 3 sonucu, çok uzun zaman sonra bir araya getirdi.
6 yıldan fazladır Suriye'deki iç savaşa Türkiye dışında bütün dünyanın kayıtsız kalması, zulümden kaçan Suriyeli sığınmacılara bir tek Türkiye'nin sahip çıkması, bu sorunun çözümü için yıllardır yaptığı çağrılara yanıtsız ve kayıtsız kalınması, dünyanın neden Türkiye'ye mahçup olduğunun en somut sebepleri.
Mahçup dünya şimdi hatalarını telafi yoluna gitmek ister niyetinde.
Her şerden bir hayır doğar demişler, izleyip göreceğiz..
İSTANBUL 129 ÜLKEYİ GERİDE BIRAKTI!
Evet yanlış duymadınız.
İstanbul yüzlerce ülkeyi tek başına geçti ama hangi konuda dersiniz? Nüfusta!
Adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre 15 milyon 29 bin 231 nüfus ile Belçika, Yunanistan, Portekiz, İsveç ve Küba gibi ülkelerinin de arasında bulunduğu 129 ülkeyi geride bıraktı.
Ajans Press'in yaptığı incelemeye göre, 1 yıl içinde İstanbul nüfusu 200 bin arttı.
İstanbul'dan sonra en kalabalık il Ankara olurken (5 milyon 445 bin 26), üçüncü en kalabalık ilimiz 4 milyon 279 bin 677 kişi ile İzmir.
Bursa ve Antalya da ilk 5 arasında. Kalabalıklardan sonra nüfusu en düşük olan ilimiz de 80 bin 417 kişinin yaşadığı Bayburt...
DERİN SÖZ
Mal kaybeden bir şey kaybetmiştir. Onurunu kaybeden çok şey kaybetmiştir. Ama cesaretini kaybeden her şeyini kaybedecektir. GOETHE
0 Yorumlar