Başbakan Yıldırım: Başka uzlaşma yolu yok gelecek

Başbakan Binali YıldırımFETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in ABD’den iadesiyle ilgili “Terörist başının Türkiye'ye gelip, yargılanmasından başka bir uzlaşı yolu yok. 240 şehidimiz, 2 bin 195 gazimiz var, diğer tahribatı, toplumsal, psikolojik, maddi onları hiç saymıyorum. Bunlar ortadayken bir uzlaşma diye bir şey olmaz” dedi. Çankaya Köşkü’nde medya temsilcileriyle dün bir araya gelen Başbakan Yıldırım özetle şunları söyledi:

BÜLBÜL GİBİ ÖTTÜLER
(Gülen’in iadesi) Ayan beyan, ayna gibi bu adamın bunu yaptığı, yaptırdığı belli. Adamlar bülbül gibi ötmeye başladı. Kendini kurtarmak için doğruları söylüyor. Bütün bunlar ortadayken, kalkıp aksine bir tutum içine girmeye devam ederse, o zaman bu milletin, 79 milyonun hissiyatını görmemiş olur ve bizden de şunu bekleme hakkı yok, 'Niye sizin vatandaşlarınız, bize kötü gözle bakıyor?' Ne yapsın vatandaş yani? İyi mi ettiniz vermemekle, bunu mu bekliyor? Bu konuda olumlu adımlar atılmıyor mu? Atılıyor. Hakkı teslim etmek lazım.
JOE BİDEN GELİYOR
15 Temmuz sonrası Amerika'nın yaklaşımı, 15 Temmuz öncesine göre çok farklı. 22'sinde bir heyet gönderiyorlar, teknik heyet, hukukçular gelip burada bizimkilerle görüşecek. 24'ünde Başkan Yardımcısı (ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden) geliyor, onunla değerlendireceğiz. Daha önce Genelkurmay Başkanları geldi. Bizden heyet gidecek, dosyalar orada, inceleniyor. Ben burada olumlu bir sonuç çıkacağını düşünüyorum. Aksi bir durum söz konusu olamaz. Bunu Amerika kendisine izah edemez, Türkiye ile ilişkileri bakımından izah edemez. Amerika hakkında yayılan kanaati önlemenin tek yolu bu adamı buraya teslim etmektir ve Türk adaletine yaptıklarının hesabını sormasını temin etmesidir.
ÖLÇÜ 17 - 25 ARALIK
Kayıtlarda (emniyet istihbarat birimlerinin) 17-25 Aralık öncesine de var, sonrasına da var. Burada milat 17-25 Aralık olarak belirlediğimiz için önceki kayıtları dikkate almayacağız. Bir başka konu, MİT’in tespitleri var. Devlet Denetleme Kurulu’nun tespitleri var. Bir de bakanlıkların kendi tespitleri var. Herkesin ortak kanaati şu şu isimler, örgütle doğrudan temaslı, bunlar biliniyor. Kuvvetli şüphe böyle bir şey var, kanaat var. Kılıçdaroğlu'na, 'Sizde paralelci var mı yok mu?' diye sormuşlar. 'Biz bilmiyoruz, Hükümet söylesin, biz de gereğini yapalım' demiş. Herkes bizden bekliyor yani. Şimdi orada da ölçü aynı. 17-25 Aralık. Onun öncesine gidersek bu işin içinden çıkamayız. Siyasette de ölçü bu. Biz yan yana çalıştığımız arkadaşlarımızla ilgili endişe duyarak, kuşku duyarak bir arada olamayız. Bir genel başkan yardımcımızın kardeşiasker de tutuklandı. Şimdi onun hesabını bundan sormamız doğru bir şey değil. Bu tip ilişkiler olabilir, yakınındakilerin birtakım ilişkileri olabilir ama o ilişkilere bizim arkadaşlarımız bilfiil destek veriyor, onu savunuyorsa ayrı bir şey, değilse ayrı bir şey.
CEZALANDIRMA KİŞİLERE
Şimdi diyelim ki bir hakikaten örgütün finans kaynağının sağlayan firmalar var. Artık kamuoyu tarafından bilinen, gizli saklı olmayan, bunlarla ilgili bir tereddüt yok. Bir de bazı firmalar da var. Bunlarla hakikaten iç içe girmiş yöneticileri, sahipleri bunlarla isteyerek, yahut istemeyerek hareket ediyor fakat firma da ülkenin bir değeri olmuş. Binlerce çalışanı var. Burada da ölçümüz şu; kurumları değil kişileri esas alacağız. Cezalandırmayı kuruma değil kişiye yapacağız. Tıpkı bizim parti kapatma konusundaki bakışımız gibi. Partinin bir mensubu yanlış yaptı diye partiyi kapatma fikri ne kadar demokratik değilse veya hukuki değilse burada da durum aynı. Orada kişiler hedef alınacak, onlar ayıklanacak. Kurum çalışmaya, üretmeye devam edecek. Aksi halde ekonomide olumsuz etkiliyor. Şimdi bizi arayan var, ben vaktiyle buraya mal vermiştim, ben şimdi FETÖ’cümüyüm, ne yapacağım’ diye endişe ediyor. Bankalar, FETÖ’cülere kredi verdim diye sorgu sual olur mu, bu tehlikeli bir şey. Böyle yola girdiğimiz zaman maazallah FETÖ darbesinden daha çok sıkıntılar yaşarız. Ekonomik olarak yani istihdamın azalması ekonomide durgunluk, büyüme oranının ayağı düşmesi gibi risklere karşı biz tedbirli olmalıyız. Dolayısıyla bu suça bilerek, isteyerek katılanlar affedilmeyecek. Bunlar cezalandırılacak ancak bunlarla iş yapmış, mal vermiş, mal almış, ticaret yapmış, bunları sorumlu tutamayız. 17-25 Aralık’tan sonra bu bilinen terörün finansmanını sağlayan şirketlerle çok derin ilişkileri devam ettirenler varsa onlar da sorumlu olacak ancak orada şirketin kendisi değil bu işin içinde olan yöneticileri veya ortakları sorgulanacak veya onlardan hesap sorulacak. Burayı da kim yapıyor, bu işi, MASAK yapacak. Dolaylı ilişkiler aslında terör örgütü mensubu gibi bir muamele görmeyecek.”
MUHALEFETİN TALEPLERİNİ İNCELİYORUZ
TSK’nın yapısıyla ilgili değişikliklere ilişkin soru üzerine Yıldırım özetle şöyle dedi: “Bir kısmı anayasa konusu, ayrı tuttuk, onun dışındakileri yaptık. Bu konuda konuşmalar ve yorumlar elbette olur, 200 yıllık geleneği değiştiriyorsunuz. Bu bir reformdur. Bunu da Meclis’te görüşeceğiz bu KHK’yı. Ana muhalefet partisinin talepleri var, MHP’nin talepleri var, inceliyoruz. İşin özünü, esasını değiştirmeden, bazı Anayasa ile çelişebilecek hususlar olduğu iddia ediliyor, titizlikle inceliyoruz. CHP, Genelkurmay ile kuvvet komutanları ilişkisinde bir belirsizlik olduğu düşüncesinde. Bunu dikkate alacağız, Meclis’te görüşülürken bunları düzeltmenin yoluna gideceğiz.”
6 AYDA SURİYE’DE GELİŞMELER OLABİLİR
RUSYA ile ilişkilerin normalleşmesi yönünde atılan adımların Suriye meselesine nasıl yansıyacağının sorulması üzerine Yıldırım, şunları söyledi: “Rusya ile ilişkilerin normalleşmesi her bakımdan iyi. Türkiye’nin önemli bir ticaret ortağı ve komşusu. Karadeniz’i birlikte paylaşıyoruz. Olması gereken normalleşmeydi. Nihayet düzelme sürecine girdi. Tekrar 24 Kasım öncesine dönmesi hemen bir günde olmaz, adım adım. Suriye politikası bakımında Rusya’nın Türkiye ilişkilerinin düzelmesinin çok büyük faydası var. Orada çözüm için birbirine zıt iki pozisyon varken, şimdi çözüme yönelik birlikte çalışma istek ve iradesi var. Bu bir kere en temel değişiklik. O halde ne oldu, buna İran’ı ve Amerika’yı da katarsanız Türkiye ile beraber bu sorunun çözümü için şartlar gittikçe olumlu hale geliyor ve bunun çözüme çok ciddi katkısı olacağı kanaatindeyim. Yani önümüzdeki 6 aylık süre içerisinde Suriye konusunda kayda değer gelişmeler yaşarsak şaşmayın.”
ASKERLİK YANITI: KESİNLİKLE BİR AZALTMA SÖZ KONUSU OLACAK
ASKERLİK süresinin kısalmasının gündemde olup olmadığı sorusuna karşılık BaşbakanYıldırım, "Bununla ilgili beklediğiniz cevabı veremiyorum. Çalışmaları yapmadan bu söylemek yanlış olur. Ülke ihtiyacı ne, zamanlaması ne? Bu konu üzerinde çalışmamız gereken bir konu. Ama bu yönde iyileştirme yapma ihtiyacının olduğunu söyleyebilirim” dedi. Profesyonel orduya geçişle ilgili sürecin başladığını söyleyen Başbakan Yıldırım, "Yüksek Askeri Şûra sonbaharda toplayacağız ve burada bunun adını da koyacağız. Ülkenin ihtiyaçları, jeopolitik konumu, tehdit önceliklerini dikkate alarak bunun kararını vereceğiz. Ama kesinlikle bir azaltma söz konusu olacak” diye konuştu.
KOMUTANLAR BÖYLE DEMİŞ: BALKAN HARBİNDEN BERİ BÖYLE ZİLLET GÖRMEDİK
TÜRK Silahlı Kuvvetleri içerisinde darbeye karışmamış olan askerlerin, kimi vatandaşların bazı olumsuz tepkisiyle karşılaştığı yönündeki bir olayın anlatılması ve benzer şeylerin yaşanmaması için nelerin yapılacağı yönündeki soruya Başbakan Yıldırım, “Biz başından beri asker elbisesi içerisindeki teröristler ile Silahlı Kuvvetlerin ülkesini, milletini, bayrağını seven mensuplarının birbirinden ayrı olduğunu hep söyledik. Bu bizim, ‘Peygamber Ocağı’ dediğimiz, gözbebeğimiz bir kuruluşumuz. Buradaki yanlışlardan dolayı burayı yıpratmak, sorumlu tutmak bize yakışmaz, bizim milletimize yakışmaz” yanıtını verdi. Vatandaşların tepkisinin anlamaya çalıştıklarını dile getiren Yıldırım, şunları söyledi: “Bu konudaki serzeniş yerindedir. Bu kadar yaşanan kötü olaylardan sonra böyle düşünmesi vatandaşın ayıplanacak bir şey değil. Bunu torunum bana söyledi. 11 yaşındaki çocuk ‘Bunlar bizim askerimiz, neden bizim insanımızı öldürüyorlar’ diyor. Biz bunu tamir edici her türlü tedbiri alıyoruz. Yenikapı’da Genelkurmay Başkanı’na 5 milyon vatandaşın karşısında ‘çık konuş’ demek bile, burada Silahlı Kuvvetler’in kurumsal kimliğinin ayrı tutulduğunun en güzel örneğidir. O yüzden bundan sonra yapılacak şey, Silahlı Kuvvetler’in kendi içerisinde bu konularda hiçbir gecikmeye mahal vermeden çalışmalarını titiz şekilde yapmasıdır ve süratle bu sarmaldan çıkmasıdır. Bunun alt yapısını biz hazırladık. Her türlü desteği veriyoruz. Moral değerleri süratle düzeldi. Daha azimli ve kararlılar. Askerler, ‘Balkan Harbi’nden beri biz böyle bir zillet yaşamadık. Biz bunun hesabını soracağız’ diyorlar. Bu kararlılıkta olmaları iyi bir şey. Bölücü terör örgütü ve FETÖ ile mücadele de bu çok önemli. Devlette açığa alınan 76 bin 597 kişi. Memuriyetten çıkartılan 4 bin 897 kişi. Bunların 3 binden fazlası asker, bir kısmı hakim, bir kısmı da sivil memur. Hem açığa alınanlar hem de memuriyetten çıkartılanların toplamı 81 bin 494 kişi.”
TELEFON DİYALOĞU: BAŞBAKANIM BENİ ARIYORSUNUZ HAYIR BEN ARAMADIM
BAŞBAKAN Yıldırım’ın Çankaya Köşkü’nde verdiği kahvaltılı toplantı ilginç bir olayla başladı. Toplantının başında Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in cep telefonu çalmaya başlayınca, Başbakan Yıldırım’a yönelerek, “Başbakanım beni arıyorsunuz” dedi. Yıldırım ise “Hayır ben aramadım seni, nerede benim telefonum, belki korumalar yanlışlıkla aramıştır” diyerek cep telefonunu istedi. Yıldırım’ın telefonunun kayıtlarında Şimşek’i aramadığı görüldü. Medya temsilcilerinin “Siber saldırıya mı maruz kaldınız” esprisi Başbakan Yıldırım ve toplantıya katılanları kahkahalara boğdu.

Yorum Gönder

0 Yorumlar